Avrupa Parlamentosu’ndaki 63 milletvekilinden oluşan bir grup, Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın son dönemde Moskova ve Pekin’e yaptığı ziyaretlerin ardından, AB’den Macaristan’ın bloktaki oy hakkının geri çekilmesini istedi.

Orban, geçen hafta ABD başkan adayı Donald Trump’la bir araya gelmiş, daha sonra Ukrayna’ya giderek Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le görüşmüş, Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek için “barış misyonu” ilan ederek Moskova ve Pekin’de Çin Devlet Başkanı Şi Jinping’le görüşmüştü.

Macaristan bu ay AB dönem başkanlığını devraldı ve 31 Aralık’a kadar AB ülkelerinin (toplu olarak AB’nin “konseyi” olarak bilinir) toplantılarını düzenlemekten sorumlu.

Milletvekilleri, Orban’ın yetkisi olmamasına rağmen, kasıtlı olarak tüm AB adına hareket ettiğini ima ettiğini söyledi.

Sosyal medya platformu X.’te yayımlanan mektupta, “Başbakan Orban, Konsey Başkanlığı rolünü istismar ederek ve suiistimal ederek zaten önemli zararlara yol açtı” ifadeleri yer aldı.

Mektupta, “Bu, Macaristan’ın Konsey’deki oy hakkının askıya alınması gibi gerçek eylemler gerektiriyor, zira uygulama, bu durumun sadece sözlü olarak kınanmasının hiçbir etkisi olmadığını göstermiştir” ifadeleri yer aldı.

Macaristan’ın AB’deki temsilciliğinin sözcüleri, mektuba ilişkin yorum taleplerine hemen yanıt vermedi.

Mektup, AB Meclisi’ndeki çok sayıda siyasi grubun milletvekilleri tarafından imzalandı. Bunlar arasında Parlamento’nun en büyük grubu olan merkez sağ Avrupa Halk Partisi’nin yanı sıra sosyalistler, liberaller, Avrupa Muhafazakarları ve Reformcuları ile Yeşiller Partisi de yer alıyor.

Yasa koyucuların Macaristan’ın oy haklarını elinden alma yetkisi resmen bulunmuyor ancak Brüksel’in Budapeşte’ye karşı daha sert önlemler alması için siyasi baskı yapmayı amaçlıyorlar.

Avrupa Komisyonu Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Macaristan’ın AB dönem başkanlığı tarafından düzenlenen gayrı resmi toplantılara komiser göndermeyi durduracağını, bunun yerine kamu görevlilerini göndereceğini söyledi.

Macaristan hükümeti, Avrupa Komisyonu’nu işbirliği yapacağı kurumları ve ülkeleri “seçmekle” suçlayarak eleştirerek yanıt verdi.