İSTANBUL’DAN MEKTUP
İstanbul’daki Alman Lisesi, 2018. LEFTERIS PITARAKIS / AP
Endişeli veliler, ses çıkarmayan okul yönetimleri, Ankara’yı daha fazla kızdırmamak için sessiz kalmayı tercih eden Almanya ve Fransa’daki iki dışişleri bakanlığı: Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in yaz ortasında açıkladığı, ülkedeki iki Fransız okulu ile üç Alman kurumuna tüm Türk ve karma öğrencilerin kayıtlarının yasaklanmasına yönelik acımasız kararından bu yana, yabancı öğretmen topluluğu ve onu denetleyen kurumlar rahatsız edici bir huzursuzluk ve kolektif bir güçsüzlük hissi yaratıyor.
Türk öfkesinin hedefi? Ankara’nın yıllardır dile getirdiği “karşılıklılık” talebi, Türkiye’deki beş Fransız ve Alman okulunun örneğini izleyerek, Fransız ve Alman topraklarında Türk yasalarına göre okul açmak istemesi. Bu, ülkeler arasındaki ilişkileri sürekli zehirleyen ve Paris ile Berlin’in şimdiye kadar ele almayı reddettiği bir konudur.
Bu yılın başlarında, Türk basınındaki söylentiler, yetkililerin bu okulları Türk öğrencilere tamamen kapatmayı planladığını öne sürdü. Ankara’daki Fransız liseleri Charles-de-Gaulle ve İstanbul’daki Pierre-Loti, Türk yasalarına göre mevcut değil. Başlangıçta diplomatların çocukları için açılan bu özel okullar, Fransız mevzuatına tabidir. Ancak, yaklaşık 2.400 öğrencisi olan bu okullar, bugün Alman okulları gibi çoğunlukla Türk ve iki uluslu ortaokul öğrencilerine hizmet veriyor.
Türk bakanla yapılan görüşmelerin ardından Fransız büyükelçiliği ilkbaharda bir idari anlaşma taslağı sundu. Akademik ve bakanlık düzeyinde toplantılar ve istişareler yapıldı. Sonra, Temmuz ayının başında, ton aniden değişti. Fransız büyükelçiliği o dönemde ebeveynlere gönderdiği bir mektupta, “Türk tarafı, şimdiye kadar öne sürülen önerilerin ötesine geçen bir anlaşma taslağı sundu,” dedi. Bunu, Türk yetkililerden bir ültimatom biçiminde bir “sözlü nota” izledi.
İkili ilişkilerdeki sürekli kötüleşmenin açık bir göstergesi, Bakan Tekin’in kamuoyuna yaptığı suçlamalardır. 13 Temmuz’da, hükümet yanlısı gazete Habertürk’e verdiği röportajda, öfkesini kaybetmeden önce Fransa’nın “küstahlığını” kınadı: “Biz sizin sömürgeleştirdiğiniz ülkeler gibi değiliz. Biz egemen bir devletiz. Burada ders vermek istiyorsanız, bizim şartlarımıza göre hareket etmek zorundasınız.”
Bir hafta sonra, Ankara’daki Ernst-Reuter Alman Okulu’nun yönetimi tarafından velilere hitaben yazılan bir mektupta, Türk Dışişleri Bakanlığı’nın “çifte vatandaşlar da dahil olmak üzere Türk pasaportlu yeni öğrencilerin kabulünü ne yazık ki yasakladığı” belirtiliyordu. Frankfurter Allgemeine Zeitung’daki başlık şöyleydi: “Berlin ile çatışma: Türkiye, Almanya’da kendi okullarını kurmak istiyor.”
Bu makalenin %53,43’ünü okumanız gerekiyor. Gerisi yalnızca aboneler içindir.
GENEL HABERLER
06 Eylül 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.